DOHC motorlar günümüzde yaygın olarak kullanılıyor olsa da; içten yanmalı motorlar ilk olarak bir otomobilde 1886 yılında Mercedes tarafından kullanıldı. Bu tarihten itibaren genel çalışma prensibi aynen korunsa da çok büyük teknolojik gelişmeler gerçekleşti. Bu gelişmelerden birisi de motor silindirlerine hava-yakıt alınmasını ve yanma sonrası gazlarının atılmasını sağlayan supaplar oldu. Ayrıca bu supapları açıp kapatan eksantrik (cam-kam) mili sisteminin motordaki konumunda ve sayısında gerçekleşti.
Başlangıçta SV tiple başlayan içten yanmalı motor macerası daha sonra OHV olarak devam etti. Son olarak da SOHC ve DOHC olarak gerçekleşti. Günümüzde ise eksantrik milsiz motor üzerine çalışmalar halen devam ediyor. Biz de bu doğrultuda otomobil broşürlerinde genellikle kısaltmalarla gösterilen eksantrik konum ve adetlerini daha rahat anlaşılabilmesi için izah edeceğiz. Avantaj dezavantajlarından bahsedeceğiz. Ayrıca hangi araçlarda kullanıldığını da örneklerle belirteceğiz. Bu arada 1886 yılından beri geçen 130 yılda özellikle eksantrik milinin motorun alt kısımlarından en yukarı doğru yol aldığına da dikkat etmenizi tavsiye ederiz.
SV Motor
İçten yanmalı motorların otomobillerde kullanılmaya başlanmasından 1950’li yıllara kadar olan dönemde uzun bir süre kullanılan Side Valve (SV) yani yandan supablı sistemi kullanıldı. Diğer adları ise Flathead ve L-Head’dir. Ağırlıklı olarak Flathead olarak adlandırılan bu tip motorlarda supablar genellikle silindirlerin hemen yanında ters bir şekilde yer alırken, eksantrik mili de motor bloğunda konumlanmaktadır. Düşük maliyet, düşük titreşim ve düşük ses gibi bazı avantajları bulunsa da yüksek sıkıştırma oranına yatkın olmamaları ve yakıt akışı sorunları nedeniyle düşük güç üretebilen Flathead motorlar günümüzde özel uygulamalar hariç üretilmemektedir.
Flathead motor – Hem supablar hem de eksantrik mili motor bloğunda |
OHV Motor
1950’li yıllarda Flathead motorların yerine kullanılmaya başlanan OHV – Overhead Valve yani “Üstten Supablı” veya “Push Rod – İticili” olarak adlandırılan sistemde supablar silindir kafasında yer alırken eksantrik mili motor bloğunda yer almaktadır. Aralarında önemli bir mesafe bulunan supablar ve eksantrik mili arasındaki hareket iletimini ise itici çubuklar ile sağlamaktadır. Krank milinden zincir vasıtasıyla aldığı hareket ile dönen eksantrik dişlisi bağlı olduğu eksantrik milini döndürür. Eksantrik mili de hareketi itici çubuklarla külbütöre aktarır. İtme yoluyla harereket eden külbütör mekanizması ise supabların açılıp kapanmasını sağlar. Bu tip motorlarda silindir başına 2’den daha fazla supap kullanmak zor olsa da OHV tipi dizel motorların 3 ve 4 supaplı tipleri de mevcuttur.
OHV- Bloktan eksantrikli motor |
OHV motor tipi günümüzde oldukça sınırlı bir kullanım alanına sahip olsa da yüksek hacimli Amerikan V8 motor efsanesini devam ettiren Chevrolet Corvette ve Dodge’un Hellcat modellerinde halen kullanılmaktadır. Ayrıca 2017 yılında üretimi sonlanacak olan Dodge Viper modelinde bulunan 8.4lt V10 motor da OHV tipindedir.
En büyük avantajları ise; eksantrik mekanizmasının motor bloğu içerisinde yer almasından dolayı daha kompakt ve az yer kaplayan bir yapıya sahiptirler. Ayrıca hem daha düşük maliyetli hem de daha dayanıklı ve uzun ömürlüdürler. Diğer taraftan eksantrik mekanizmasında çok fazla ve hareket eden parça olması nedeniyle özellikle yüksek devirlerde zamanlamayı ayarlamak zordur. Bu nedenle de çok yüksek devirlere çıkmak mümkün olmamaktadır. Öyle ki yarış için yapılmış bir OHV motor 10.000devir/dakika hıza çıkabilirken DOHC motorlar 20.000devir/dakika hıza kadar çıkabilmektedir.
OHV- Bloktan eksantrikli motor |
OHC Motor
OHC – Overhead Cam yani “Üstten Kamlı” olarak adlandırılan bu sistemde hem supablar hem de eksantrik (kam) mili silindir kafasında yer alır. 1990’lı yıllarda yaygınlaşan bu sistem, günümüzde satılan otomobil motorlarını hemen hemen hepsinde bulunmaktadır. Üstten eksantrikli motorlar OHC olarak adlandırılır ancak SOHC ve DOHC olarak iki farklı tipi mevcuttur. SOHC-Single OHC yani üstten tek eksantrik anlamına gelirken DOHC- Double OHC üstten çift eksantrik anlamına gelmektedir. OHC tipi motorların OHV tipi motorlara göre en büyük avantajı ise yüksek motor hızlarına çıkabilmeyi ve silindir başına 2’den daha çok supap kullanmanın çok daha kolay olmasıdır.
Diğer taraftan karmaşık bir teknoloji olmaları nedeniyle hem maliyeti yüksektir hem de oldukça ince bir şekilde ayarlanmaları gerekir. Ayrıca OHC motorların büyük bir çoğunluğu kauçuktan imal edilen ve krank milinden eksantrik miline hareketi aktaran triger kayışı kullanılır. Bu kayışın belli aralıklarla değişmesi gerekir. Sadece kayıştan ibaret olmayan triger kayışı takımı ise gergi bilyası ve devridaim pompası gibi parçalar da içerebilmektedir ve değişimi de masraflıdır. Zamanında değişimi yapılmaz ve kayış koparsa piston ve supablar birbirine çarpar ve ciddi masrafların çıkmasına neden olabilir.
-
SOHC – Üstten Tek Eksantrikli
Bu sistemde silindir kafasında tek bir eksantrik mili vardır ve eksantrik dişlisi hareketini de triger kayışı vasıtasıyla krank milinden alarak bağlı olduğu eksantrik miline aktarır. Bu tip motorlarda genellikle silindir başına bir adet egzoz ve bir adet de emme olmak üzere 2 adet supap bulunur. Ayrıca farklı bir mekanizmaya sahip 3 ve 4 supablı tipleri de bulunmaktadır. SOHC tipinde olup silindir başına 4 supaba sahip motora en güzel örnek yeni Honda Civic modelinde de kullanılan 1.6lt 125ps gücünde olan atmosferik-benzin motordur.
OHC-üstten tek eksantrikli motor |
-
DOHC – Üstten çift eksantrikli
Twincam olarak da adlandırılan bu sistemde silindir kafasında iki adet eksantrik mili vardır ve her bir eksantrik milinin kendi dişlileri bulunur. Hareketlerini de triger kayışı vasıtasıyla krank milinden alarak bağlı bulundukları eksantrik millerine aktarak supapların açılıp kapanmasını sağlarlar. Genellikle her bir silindirde ikisi egzoz ve ikisi de emme olmak üzere 4 adet supap bulunsa da 3 ve 5 supablı tipleri de vardır. Eksantrik millerinin bir tanesi emme supaplarını açıp kapatırken bir tanesi de egzoz supaplarını açıp kapatır.
DOHC motorların silindir başına 2 supaba sahip OHC-üstten tek eksantrikli motorlara göre en büyük avantajı ise; hem hava ve yakıtı silindir içerisine daha rahat alabilmeleri hem de yanmış gazları silindirden daha rahat atabilmeleridir. Bu sayede hem daha yüksek güç üretebilirler hem de yakıt tüketimi değerleri daha düşüktür. Ayrıca değişken supap zamanlaması ve doğrudan yakıt enjeksiyonu gibi yakıt tüketimini düşüren ve performansı yükselten sistemler DOHC motorlara daha rahat uygulanabilmektedir. Günümüzde satılan otomobiller %90-%95 oranında DOHC sistemine ve silindir başına 4 supaba sahiptir.
DOHC-üstten çek eksantrikli motor |
Eksantrik milsiz motor
Geleceğin içten yanmalı motorlarında yer alacağı düşünülen bu sistemde supablar tamamen elektronik olarak kontrol ediliyor. Pnömatik yani hava ile çalışan yaylar tarafından açılıp kapatılıyor. Bu sayede motor sisteminden 2 adet eksantrik dişlisi, 2 adet eksantrik mili ve 1 adet zincir veya triger kayışı eksilmiş oluyor.
Bu oldukça gelişmiş sistem sayesinde supabların artık çok daha rahat bir şekilde kontrol edilebileceği belirtiliyor. Bu sayede her bir supabın ayrı ayrı kontrol edilebildiği değişken zamanlamalı sistem elde ediliyor. Hem %30 güç artışı bekleniyor hem de silindir kapatma teknolojisinin bu sayede çok daha kolay bir şekilde uygulanabileceği tahmin ediliyor.