Mercedes’in geçmiş dönemlerde ürettiği birçok model esas olarak konfor özellikleriyle öne çıksa da, bazı önemli modelleri de yarışlardaki başarıları ve yollara sportif yansıması ile öne çıkmıştır. İşte bu araçların belki de en önemlilerinden bir tanesi hem performansı hem de sahip olduğu ilginç tarihi detaylarla Mercedes 190E 2.3-16V Cosworth modelidir diyebiliriz.
İlk olarak 1983 yılında Frankfurt Otomobil Fuarı’nda tanıtılan model, bu fuardan kısa bir süre önce İtalya’da yer alan Nardo pistinde kırdığı rekor ile dikkatleri çekmişti. 3 adet 190E 2.3-16 Cosworth modelinin ve 6 sürücünün katıldığı rekor denemesinde; 50.000km boyunda sadece sürücü değiştirilerek, araçların kısa bakımları yapılarak ve yakıt alınarak pist yaklaşık 202 saatte tamamlanmıştı ve araçlarda herhangi bir arıza da meydana gelmemişti. Üstelik sürüş sırasında elde edilen ortalama hız da 247km/s olarak gerçekleşmişti. Deneme sonunda elde edilen 12 uluslararası rekor sayesinde, Mercedes 190E 2.3-16 Cosworth hem performansını hem de dayanıklılığını kanıtlamış, büyük sükse yapmıştı.
Mercedes 190E 2.3-16V Cosworth nasıl ortaya çıktı?
1978 yılında Mercedes ilginç bir kararla R107 kasada 450SLC 5.0 versiyonunu tanıtmıştı. Bu modelin esas amacı da, R107 kasanın ralli versiyonu ile Dünya Ralli Şampiyonası’na katılabilmesini sağlamaktı. Yani sınırlı sayıda üretilen bir Homologasyon versiyonuydu. Sahip olduğu kasa itibariyle ralli aracı olmaya çok uzak olsa da, 1978-1981 yılları arasında Grup 4 ve Grup 2 yarışlarında çeşitli takımlarla başarılı bir şekilde temsil etti.
Ancak eskiyen her şey gibi R107 kasanın da yerine daha kompakt yapıda ve günün şartlarına uygun bir model arayışına girildi. Bu doğrultuda 1982 yılında tanıtılan “Bebek Benz – Mercedes 190” ilk akla gelen model oldu. Çok farklı motorlar ile tanıtılan bu modeli WRC’ye uygun hale getirebilmek için 190E 2.3 modelinde yer alan sıralı 4 silindirli 2.3lt 8V (SOHC) yakıt enjeksiyonlu atmosferik-benzin motor ile birlikte İngiliz yarış uzmanı Cosworth’ün kapısı çalındı.
WRC’deki (Dünya Ralli Şampiyonası) sürpriz rakip işleri nasıl değiştirdi?
1980-1986 yılları arasında kadar sahip olduğu 2.1lt sıralı 5 silindirli turbo beslemeye sahip benzin motoru (versiyona göre 300ps-600ps arası güç) ve sürekli 4×4 çekiş sistemi ile fırtına gibi esen Audi Sport Quattro modeli, Mercedes’in hedefini bambaşka bir yere çevirmesine neden oldu. Yeni hedef ise 1984 yılında ilk kez başlayacak olan Deutsche Produktionswagen Meisterschaft yani Alman Üretimi Touring Yarışları’ydı. Deneme mahiyetindeki katılım ise yine bir R107 kasa olan 380SLC ile oldu. Ancak araç şampiyonada sonlarda yer aldı ve ancak 60. sırada bitirebildi.
Bu yarışlar başlangıçta sadece Alman markaları kapsarken, daha sonra oluşan ilgi nedeniyle Alfa Romeo, Volvo, Rover…vb gibi üreticilerin de katılmasıyla DTM (Deutsche Tourenwagen Meisterschaft) adını almıştı. Günümüzde ise DTM (Deutsche Tourenwagen Masters) yine sadece Alman markaların katılımı ile düzenlenirken, tüm markaların katılabildiği bir de WTCC (World Touring Car Cup) yarışları yer almaktadır.
1955 Lemans kazası ve Mercedes 190E 2.3-16
1955 yılında Le Mans Yarışı’nda meydana gelen büyük kazanın Mercedes 190E 2.3-16V Cosworth ile ilginç bir bağı bulunuyor. Bahsi geçen bu kazada Jaguar ve Austin-Healey ile çekişen Mercedes 300SLR seyircilerin arasına dalmış ve Mercedes sürücüsü Pierre Levegh ile birlikte 82 kişi hayatını kaybetmişti. Bu felaket kaza sonrasında ise Mercedes, çeşitli yarışlara dıştan destek verecek olsa da, kendi fabrika takımı ile katılmayı bırakmıştı.
İşte tam da burada 190E 2.3-16V Cosworth modelinin kaza ile olan ilişkisi ortaya çıkıyor. Bu kazadan yaklaşık 30 yıl sonra Mercedes’in pist yarışlarında elde ettiği ilk başarılı geri dönüş, 190E 2.3-16V Cosworth’ün DTM yarış versiyonu ile gerçekleşmişti ve 27 Nisan 1986 tarihinde yapılan Nürburgring Pisti yarışında 1. sırada yer alarak yarışı kazanmayı başardı. Ayrıca bu yarışın yer aldığı 1986 DTM şampiyonası da 2. sırada bitirilebilmişti.
Diğer başarılar ise şu şekilde yer alıyor;
1987 yılında elde edilen 9. sıra ve 1988 yılında elde edilen 2. sıradan sonra ise 190E 2.3-16 yerine 2.5-16 Evo modeli kullanılmaya başlandı. 1994 yılında ise AMG destekli yarışa katılan 190E modeli daha sonra yerini Mercedes C Serisi’ne bırakmıştı. Bu nedenle, 190E 2.3-16’nın 30 yılın ardından elde ettiği başarılar ile Mercedes tarihinde oldukça önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyoruz.
Ayrton Senna ve Mercedes 190E 2.3-16 Cosworth
Mercedes 190E 2.3-16V’nin yarış kariyerinde yer alan en ünlü sürücüden de bahsetmeden geçmeyelim. 1984 yılında Toleman takımında profesyonel F1 yarış kariyerine başlayan ünlü Brezilyalı F1 Pilotu Ayrton Senna, 1984 F1 sezonunu hiçbir yarışta birincilik alamayarak 9.olarak bitirmişti. 1985 F1 sezonunda ise Portekiz Grand Prix’inde Lotus Takımı ile ilk birinciliğini almayı başarmıştı.
Diğer taraftan 1984 yılında, Avrupa Grand Prix’i Nürburgring pisti açılışında, eski ve yeni F1 pilotlarının da katıldığı, yarış öncesi gösteri niteliğindeki 190E 2.3-16 tek tip araç yarışında 2. sırada başladığı yarışı müthiş bir sürüşle 1. sırada bitirerek, F1 pilotları arasında bir nevi ilk birinciliğini almayı başarmıştı. Gösteri yarışı da olsa bu Ayrton Senna’nın profesyonel yarı kariyerindeki ilk birinciliği oldu da denilebilir.
Roll Cage ve özel yarış koltukları gibi özellikler ile donatılmış olan 20 adet Mercedes 190E 2.3-16 modelinin katıldığı bu yarışta, Alain Prost, Niki Lauda ve ezeli rakibi James Hunt’ın yanı sıra, John Surtees, Stirling Moss, Jack Brabham, Denny Hulme ve Alan Jones gibi F1’de efsane olmuş pilotların da yer alıyrdu. Bir sonraki yıl Lotus takımında ilk F1 yarış birinciliğini de aldığı düşünüldüğünde, Mercedes 190E 2.3-16 tek tip birinciliği, Ayrton Senna’nın nasıl bir yarış pilotu olacağını gösteren önemli olaylardan bir tanesi de bu yarıştı.
Mercedes 190E 2.3-16V Cosworth Teknik
3.paragrafta Mercedes’in WRC yarışları için İngiliz Cosworth’ün kapısını çaldığını ve ardından da işlerin DTM yarışlarına döndüğünden bahsetmiştik. Mercedes, hali hazırda 190E modelinde kullandığı 2.3lt sıralı 4 silindirli SOHC yani üstten tek eksantrikli 8 supablı motoru Cosworth’e teslim etti. Ünlü yarış firması WRC için bu motorun 320ps güce sahip bir versiyonunu tasarlamıştı ve bu motorun bir benzeri DTM yarışlarında da kullanılmaya başlandı.
Ancak bir aracın DTM yarışlarında yarışabilmesi için, aynı motorun cadde kullanımına uyarlanmış bir tipine sahip homologasyon versiyonu da olması gerekiyordu. İşte bu doğrultuda, 320ps güce sahip motorun gücü düşürülmüş bir tipine sahip 190E 2.3-16V Cosworth modeli ortaya çıktı. FIA kurallarına göre ise en az 5000 adet bu tipte cadde versiyonu üretilmesi gerekiyordu. Ancak araca olan yüksek talep nedeniyle yaklaşık 20.000 araç 1988 yılına kadara üretildi. Üstelik fiyatı da W126 kasa Mercedes S Serisi’nin baz versiyonundan bir miktar daha pahalıydı.
Cosworth’ün 2.3lt SOHC 8V 136ps gücündeki M102 kodlu Mercedes motoruna yaptığı işlemler ise şu şekildeydı;
- Motor silindir kapağı tamamen değişti. Özel bir döküm tekniği ve hafif alaşım malzeme kullanımı sayesinde motorun ağırlaşması engellendi. Üstten tek eksantrik (SOHC) sistemi, üstten çift eksantrik (DOHC) sistemine döndü. 8 adet olan supap sayısı 16’ya çıktı. Yani silindir başına 4 supap sistemi yer aldı. Supablar ise olabilidiğince büyük tasarlandı.
- Emme manifoldu daha yüksek performans sağlayacak şekilde elden geçirildi.
- Headers tipte paslanmaz çelik egzoz manfioldu kullanıldı.
- Mekanik çok noktadan enjeksiyon sistemi (Bosch K-Jetronic) geliştirildi.
- Elektronik ateşleme sistemi elden geçirildi.
- Yüksek motor devri ve artan gücü karşılayabilmek için piston segmanları ve çeşitli rulmanlar daha dayanıklı olanları ile değiştirildi.
Aracın tekniği de normal 190E 2.3 modelinden farklıydı, bu doğrultuda;
- Yarış dizilimine sahip (Dog-Leg, 2. ve 3. vitesler karşılıklı yer alıyor) 5 ileri manuel Getrag marka şanzıman kullanıldı. (BMW E30 M3 modelinde de bu şanzıman vardı)
- Daha keskin kontrol sağlayabilmek için direksiyon sisteminin oranı kısaltıldı.
- Yere daha yakın ve daha sert güçlendirilmiş bir süspansiyon sistemi yer alıyordu. Ayrıca arka aksta kendinden ayarlanabilen (self-leveling) hidrolik destekli süspansiyon sistemi kullanıldı (SLS). Bu sistem sayesinde araç yüklü dahi olsa arka yükseklik aynen korunabiliyordu.
- Patinajı azaltıp çekişi en iyi şekilde yere aktarabilmek için sınırlı kaymalı diferansiyel kilidi (LSD) kullanıldı. 1987 sonunda ise opsiyon listesinde; ASD olarak adlandırılan hidrolik olarak %35-%100 kitlenebilen elektronik diferansiyel kilidi de yer alıyordu. Bu sistem ihtiyaç halinde otomatik olarak devreye giriyordu.
- Fren sistemi performansı karşılaşayacak şekilde elden geçirildi.
Cosworth’ün 2.3lt Mercedes motorunu geliştirirken, Formula 1 yarışlarında kullandığı DFV kodlu motorundan ilham aldığını ve bu motordan elde ettiği tecrübeleri 190E 2.3-16V’de kullandığını da belirtmekte fayda var.
Yapılan tüm bu işlemler sonucunda 2.3lt motorun gücü 136ps’ten 185ps’e, torku ise 200Nm’den 235Nm’ye yükseldi. 0-100km/s hızlanma değeri 10.6 saniyeden 7.8-7.9 saniye civarına düşerken, maksimum hız da 200km/s’ten 235km/s’e kadar yükseldi. Aracın güç ve torku ise arka tekerleklere 5 ileri Getrag marka manuel şanzıman ile aktarılıyordu.
Bu arada 2.3lt motorun standart hali ile bile önemli bir özelliği yer alıyordu. Bu özellik Cosworth’ün yaptığı modifikasyonlar sonucu çok daha belirgin bir şekilde ortaya çıktı. Silindir çapı kesiti, silindir strokuna göre %19 daha büyük olan 2.3lt motor, bu sayede çok hızlı bir şekilde üst devirlere çıkma potansiyeline sahipti. Cosworth’ün hünerli elleri ile bu motor 7000d/d’yı rahatlıkla çevirebiliyordu ve bu devire yatay diktörtgen silindir kesiti tasarımı sayesinde çok daha hızlı bir şekilde yüksek devirlere çıkabiliyordu. Ayrıca elde edilen tork geniş bir bantta kullanılabiliyordu.
Mercedes 190E 2.3-16V Cosworth Tasarım
Normal 190E modellerine göre oldukça zengin bir gövde kitine sahip olan 2.3-16V versiyonunda, gövde rengi ön ve arka tampon belirgin bir şekilde hem daha sportif hem de daha aerodinamikti. Ayrıca kapılarının altında da aracın aerodinamik katsayısını iyileştiren ve de yere daha yakın gösteren sportif etek spoilerleri yer alıyordu. Tüm bunların yanında, ön-arka tampon ve yan eteklere uygun olarak çamurlukları daha şişik gösteren detaylar yer alıyordu. Renk olarak ise sadece mavi siyah ve duman grisi renkleri tercih edilebiliyordu.
Olduça belirgin bu detaylar sayesinde, W201 kasanın zaten zamanına göre başarılı olan Cw=0.33 değeri (Rüzgar direnç katsayısı) biraz daha düşüşle 0.32 olarak gerçekleşmişti ve bu değer o yıllarda bir sedan araç için rekordu. Bagaj üstünde yer alan ve yine 2.3-16V versiyonuna özgü arka spoiler ise yüksek hızlarda arkada basma etkisi yaratıyordu.
Kokpitte ise önde Recaro marka spor koltuklar yer alırken, arka koltuklar da sportif olarak şekillendirilmişti ve aracın sportif karakterini yansıtıyordu. Becker marka ses sisteminin altında ise 3 tane yuvarlak gösterge bulunuyordu. En solda yağ sıcaklığı, ortada kronometre ve sağda da voltaj göstergesi yer alıyordu. Deri direksiyon simidi ve deri vites körüğü ise kokpitin kalite algısını yükseltiyordu.
Mercedes 190E 2.3-16 Cosworth’ün sonu ve diğer Cosworth versiyonları
5000 adet üretim adedi belirlenmesine rağmen yüksek talep nedeniyle 1984-1988 yılları arasında yaklaşık 20.000 adet hem cadde versiyonları ile üretilen Mercedes 190E 2.3-16 Cosworth modeli, 1988 yılında yerini 2.3lt-16 motorun stroku uzatılarak motor hacmi büyütülmüş versiyonu 2.5lt hacminde ve yaklaşık 20ps daha güçlü olan 190E 2.5-16 Cosworth’e bıraktı.
Daha da çetin hale gelen DTM rekabeti sonucunda ise Mercedes, BMW E30 M3 Sport Evo ve Ford Sierra RS500 gibi rakipleri ile daha iyi rekabet edebilmek için 2.5lt hacminde ancak silindir çapı daha geniş ve strok uzunluğu da daha kısa olan, devasa bir gövde kitine sahip EVO I ve ardından da EVO II versiyonlarını tanıttı. Evo I ve Evo II versiyonları o dönemki homologasyon kuralları gereği sadece 500’er adet üretildi. Ayrıca EVO II versiyonlarında, daha yüksek güç üretebilen AMG güç paketi de opsiyon listesinde yer alıyordu. Ancak Mercedes, kendi koleksiyonunda yer alması için 2’şer adet araç daha üretti.
Not: EVO versiyonlarını bir başka yayınımızda detaylı bir şekilde işeyeceğiz.