Mitsubishi’nin ürettiği belki de en efsane model olan Mitsubishi Evolution üretimi bulunduğumuz yıl sonra erdi ve en son üretilen model de hayır amaçlı olarak 8 Eylül’de açık arttırmaya çıkarıldı. Verilen süre sonunda ne kadar ücrete satılır bilinmez ancak böyle ikonik ve harika bir aracın artık üretilmeyecek olması birçok çevre tarafından hayal kırıklığı ile karşılandı. Aynı hayal kırıklığını otomobil tutkunu olan bizler de yaşadı ve bu doğrultuda Mitsubishi’nin üretime son vermesinin arkasındaki nedenleri araştırmaya ve analiz etmeye karar verdik.
![]() |
En son Mitsubishi Lancer Evo X açık artırma afişi |
Japon Mitsubishi markası aslında geçmiş dönemlerden beri oldukça sportif araçlar üretiyordu. 1989-2011 yılları arasında Hızlı ve Öfkeli serisinin ilk bölümünden de tanıdığımız Eclipse buna güzel bir örnektir. Ayrıca yine markanın sportif efsanelerinden 1990-2001 yılları arasında üretilen GTO nam-ı diğer 3000GT bu tip araçların hayranı olan kişiler arasında oldukça sevilen modeller olmayı başarmıştır.
![]() |
Mitsubishi GTO (3000GT) |
Konumuzun esas odak noktası Lancer Evolution ise 1992 yılından günümüze kadar 10 farklı jenerasyon ile üretildiği dönemde özellikle ralli parkurlarında sayısız yarış birinciliği ve şampiyonluk elde etmişti. Ayrıca modelin yol versiyonu ralli versiyonu ile oldukça benzer sürüş ve performans özellikleri ile adeta ralli aracının caddelere yansımış bir silüetiydi. Ezeli rakibi Subaru Impreza WRX ile de ralli parkurlarından başlayıp caddelere kadar uzanan bitmeyen bir rekabeti vardı. Ancak görüleceği gibi en son olarak Lancer Evo’nun da üretimden kalkmasıyla 1990’lı yılların başında başlayan çeyrek asırlık sportif Mitsubishi geleneği böylece son bulmuş oldu. (Yazı resimden sonra devam ediyor)
Peki ama Mitsubishi neden Lancer Evo’yu bitirdi?
- Emisyon kuralları
Aslında bu sorunun birden çok cevabı bulunuyor diyebiliriz. Daha önceki pek çok örnekten de hatırlanacağı gibi atmosferin daha az kirlenmesini sağlamak için özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde katı emisyon kuralları ve uygulamaları bulunuyor. Bunlardan birisi de otomobil markalarının ürün gamında bulunan araçların belli bir ortalama emisyon değerini tutturması bulunuyor. Mitsubishi gibi çok daha fazla modeli bulunmayan otomobil markalarında ise Evo gibi yüksek emisyona sahip modeller nedeniyle emisyon ortalaması yükseliyor ve markayı sıkıntıya sokuyor. Bunun bir benzeri Aston Martin’de olmuştu ve marka mikro boyuttaki Toyota İQ modelini Aston Martin Cygnet ismiyle satmış ve emisyon ortalamasını düşürmüştü.
- Hybrid güç sistemleri
Bir diğer neden ise yine emisyon ve yakıt tüketimini düşürmek ile dolaylı olarak alakalı olmasıyla dikkat çekiyor. Hem elektrikli hem de içten yanmalı motorları barındıran hybrid sistemler yakın geleceğin en önemli güç seçeneği olarak öne çıkıyor. Ayrıca bu yöntem emisyon ve yakıt tüketimini düşürmek için şu anda en kolay yollardan birisi. Hem emisyon ve tüketime katkısı hem de yakın geleceğin en önemli güç yöntemi olması nedeniyle Mitsubishi geçtiğimiz yıllarda tanıttığı konsept modellerde hybrid odaklı güç sistemlerini kullanacağını belirtmişti. Yani çok güçlü içten yanmalı motorların tek başına kullanılması yerine elektrik desteği ile bu gücü elde etme yoluna gidilecek. Kısacası Lancer Evo modelinde bulunan çok güçlü içten yanmalı motorlar yerini hybrid sistemlere bırakacak.
- Crossover ve SUV modası
Crossover ve SUV kasa tipine sahip modeller artık sedan kasa tipine sahip modellerin önüne geçmeye başladı. Her marka B, C, D, E, F fark etmeksizin hangi kasa tipini üretiyorsa onun bir de Crossover veya SUV kasa tipinde modelini bu segmentlerde üretiyor. Hatta bazı markalarda bu tip araçlar 2 farklı kasa tipiyle bile bulunuyor. Buna örnek olarak D Segmenti Crossover modelleri BMW X3 ve X4’ü gösterebiliriz. Bu doğrultuda Mitsubishi de benzer bir yönelime sahip ve önümüzdeki yıllarda tanıtılacak modellerin ağırlıklı olarak Crossover ve SUV kasa tipinde olacağı belirtiliyor. Marka sedan modellerden daha çok Crossover tipindeki araçlara yoğunlaşmak istediğini daha önce de açık bir şekilde belirtmişti.
- Renault-Nissan iş birliği
Mitsubishi’nin araç üretim kısmı sadece otomobilden ibaret değil ve otobüs ve hafif-ağır ticari üretiminde de dünyada söz sahibi. Otomobil üretimi bunların yanında ikinci planda kalıyor bile denilebilir. Özellikle Lancer Evo gibi üretimi ve geliştirmesi daha zor olan daha az satılan araçlar her ne kadar imaj açısından önemli olsa da markaya çok fazla gelir getiren modeller değil. Bu da Mitsubishi’yi uzun zamandır zorluyordu. Son gelen bilgilerden Renault bazlı yeni Megane HB ve Sedan bazlı araçların platformu ve özellikleri kullanılarak Kuzey Amerika pazarına girilmesi gündeme gelmişti. Bu doğrultuda Renault ile iş birliği yapılarak hybrid güç sistemlerinin geliştirilmesi ve bu şekilde pazara girilebileceği düşünülüyor. Bu sayede hem Renault çok fazla tanınmadığı Kuzey Amerika pazarına girebilecek hem de Mitsubishi daha geniş kitlelere hitap edebilecek araçları kendi markası altında daha düşük maliyetle karlı bir şekilde satabilecek. Zaten HB kasa tipinde Megane RS tipinde bir modelin de Mitsubishi adı altında üretimi bekleniyor.
SONUÇ
Görüleceği gibi gerek katı emisyon kuralları, gerek Crossover modası gerekse de içten yanmalı motorların tek başına kullanımında azalmalar sonucu Mitsubishi, düşük kar ettiği ve sıkıntı yaşadığı Lancer Evo’nun sonunu getirmiş bulunuyor. Ancak Lancer Evo’nun üretiminin bitmiş olması markanın spor otomobil üretmeyeceği anlamına da gelmiyor. Renault-Nissan iş birliği sonucu ortaya çıkacak oldukça güçlü hybrid güç sistemine sahip yeni bir spor otomobil ile önümüzdeki yıllarda karşılaşabiliriz. Bilindiği gibi Mitsubishi, 3000GT ve Eclipse modellerini önümüzdeki yıllarda üretebileceğine dair konsept modelleri daha önce tanıtmıştı. Öyle görünüyor ki Toyota Supra’nın BMW ile iş birliği yapılarak hybrid bir model olarak ortaya çıkacak olması Mitsubishi Eclipse veya 3000GT’nin Renault iş birlği ile benzer bir yapıda çıkacağını gösteriyor. Ayrıca HB yapıdaki performans modellerinin de önü açık gibi görünüyor.