Türkiye, 1950’li yıllardan itibaren bir çok defa tamamen yerli üretim otomobil ve yerli otomobil markası girişimlerinde bulundu. 2015 yılında olmamıza rağmen bu girişimler ya başarısız oldu ya da prototip aşamasında takılıp kaldı. Günümüzde yeni girişimler ve gayretler olmasına rağmen durum çok da iç açıcı görünmüyor.
Atılması gereken bazı cesur adımlar gerek devlet gerek de Türkiye’de bulunan otomobil üreticileri tarafından yeteri kadar atılmıyor. Hem devletin hemde üreticilerin gelir kaybı kaygıları nedeniyle yerli otomobil markası sadece bir tartışma konusu olarak kalıyor. Yeni tanıtılan prototiplerin de Cadillac BLS ve Saab 9-3 karışımı olması tartışmalara neden oldu.
Atılması gereken bazı cesur adımlar gerek devlet gerek de Türkiye’de bulunan otomobil üreticileri tarafından yeteri kadar atılmıyor. Hem devletin hemde üreticilerin gelir kaybı kaygıları nedeniyle yerli otomobil markası sadece bir tartışma konusu olarak kalıyor. Yeni tanıtılan prototiplerin de Cadillac BLS ve Saab 9-3 karışımı olması tartışmalara neden oldu.
Türkiye ve dünyadaki eğilimler doğrultusunda yerli otomobil markası yaratmak için yapılması gerekenler ise bize göre şu şekilde sıralanabilir.
İlk yerli otomobil prototipleri tanıtıldı, görmek için tıklayınız
- Yerli marka otomobile uygulanacak vergilerin hissedilir oranda düşürülmesi
Ülkemizde otomobillere uygulanan vergiler neredeyse dünyada liderliğe oynuyor. Bu vergi oranları ile yerli otomobilin iç piyasada satılması gerçekten zor görünüyor. 1600cc ve altına uygulanan ÖTV’nin yerli marka için %45’den %10 seviyelerine düşürülmesi gerekir. Ayrıca %18 olarak uygulanan KDV oranının da %8 civarında belirlenmesi de tüketiciler için ciddi bir teşvik olacaktır. Sonuç olarak fabrika çıkış fiyatına uygulanan toplam vergi %71.1 iken bu oran teşvik sayesinde %18.8 seviyesine düşürülebilir. Basit bir hesapla 10.000 TL vergi hariç liste fiyatına sahip bir araç 17.110 TL iken teşvik sayesinde bu fiyat 11.880TL’ye düşürülebilir.
- Otomobil üreticilerine kolaylıklar getirilmesi
Yerli marka için ülkemizdeki mevcut fabrikalar kullanılabileceği gibi yeni fabrikalar kurulması da söz konusu olabilir. Böyle bir durumda devlet tarafından ücretsiz arazi sağlanması üreticilerin teşvik edilmesi açısından büyük önem arz ediyor. Ayrıca üretimini yaptıkları yerli modellerden sağlanan gelirin vergilendirilmesi de daha düşük bir dilimden yapılmalı.
- Yerli otomotiv yan sanayisinin ve araştırma-geliştirmenin (Ar-Ge) desteklenmesi
Ülkemizde otomotiv yan sanayisi oldukça gelişmiş bir durumda. Dünyada söz sahibi otomobil markaları bir çok parçanın üretimini ülkemizde gerçekleştiriyor. Yerli markanın yaratılabilmesi için bu büyük potansiyelin verimli bir şekilde kullanılması gerekiyor. Yerli yan sanayinin kapasite arttırımı yapabilmesi için devlet destekli düşük faizli kredilerin oluşturulması gerekiyor. Araştırma ve geliştirme ise kalitenin yükseltilebilmesi ve yerli parça kullanımının artması açısından hayati önem taşıyor. Sürdürülebilir ve kaliteli bir üretim için yerli yan sanayi ve Ar-Ge uyumu konusu da devlet tarafından ele alınarak koordine edilmeli ve bu süreç otomobil üreticileri tarafından da sürekli desteklenmeli.
- Geniş kitlelere hitap edebilecek sınıfta global bir otomobil üretimi
Yerli markanın sürdürülebilir olabilmesi için hem ülkemizde hem de dünyada satılabilir global bir model olması gerekiyor. Ülkemizde ve dünyada tüketiciler tarafından en çok tercih edilen kasa tipleri kompakt sedan ve kompakt hatchback modelleridir. Bu kasa tipleri üzerinden yapılacak tasarımlar makul miktarda aksesuarlar ile sunulabilirse yüksek üretim adetlerine ulaşılabilir. Bu sayede üretim maliyetleri de en aza indirilerek düşük fiyat politikası yakalanabilir. Ayrıca modelin Türkiye’ye benzer veya daha alt pazarlardan başlayarak satılması modelin rekabet şansını yükseltecektir.
Tanıtılan yerli prototipler VW Passat, Ford Mondeo gibi üst orta sınıf ve geniş aile arabası da sayılan D segmenti araçlara denk modellerdir. 2020 yılında satışa çıkması planlanan model de bu tip kasa modeli ile aynı büyüklükte seçilir mi bilinmez ancak üretim maliyetleri bu tip bir kasada geniş kitlelerin alım gücünü aşabilir. Bu nedenle başlangıçta üretilmesi gereken modelin Peugeot 301 tarzında kompakt sedan veya VW Golf tarzında kompakt hatchback olması yerli aracın şansını artıracaktır.
- Kullanılacak motor tipi ve elektrikli motor teknolojisinin kullanılması
Fosil yakıtların önümüzdeki 25 yıl içerisinde ciddi miktarda azalacağı öngörüsü ile otomobil üreticileri artık farklı tip enerjilere yönlendiler. Bu nedenle elektrikli motorlar önümüzdeki yıllar içerisinde içten yanmalı motorların yerini alacak gibi görünüyor. Ancak geçiş sürecinde Hybrid (melez) denilen her iki tip motorun da birlikte kullanıldığı sistemler popüler olacaktır. Bu nedenle yerli marka otomobilin en baştan hybrid veya sadece elektrikli motora sahip olarak tasarlanması rekabet şansını ciddi anlamda yükseltecektir. Ayrıca ülkemizde akü ve pil teknolojilerine yönelik ciddi firmaların ve çalışmaların da olması sayesinde elektrikli bir yerli otomobil tasarlamak daha iyi ve akıllıca bir yöntem olacaktır. İyi tasarlanmış elektrikli bir modeli tüm dünyaya pazarlamak daha kolay olacaktır.
Sonuç: Yerli marka ve yüksek yerlilik oranına sahip bir otomobil hayal değil. Ancak burada en büyük iş ilk başta devlete daha sonra da üreticilere düşüyor. Bu konudaki problemler çözülüp üretime geçilebilirse milletimiz gerekli desteği vererek yerli marka otomobili satın alacaktır.