Ancak bu durum esas olarak 2000’li yıllardan sonra yaygınlaştı, günümüzde de adeta zirve noktasına ulaştı ve bundan sonra da azalacak gibi görünmüyor. Diğer taraftan 1990’ların sonuna kadar otomotiv sektörü daha özgün bir işleyişe sahipti ve o dönem çıkan modeller de günümüzde hala oldukça seviliyor. Özellikle 1980’li yılların ortalarından 1990’lı yılların sonuna kadar olan 10-15 yıllık dönemde üretilen otomobilleri gerçekten de unutulmaz buluyoruz ve bu nedenle de çeşitli klasik modelleri konu olarak işliyoruz. Ayrıca farklı konu başlıkları altında da listeler yaparak o nostaljiyi takipçilerimize yaşatmaya çalışıyoruz.
90’ların en unutulmaz 9 sedan otomobil modeli
Günümüzde ise sokağa sırtımızı dönüp motor sesinden model tahmini yapmak artık oldukça zorlaştı çünkü farklı tasarımlar altında aynı tekniği sunan araç sayısında adeta patlama yaşanıyor. Tabi bunda ses yoksunu dizellerin yaygınlaşmasının da payı büyük. 90’lı yıllarda dizel motora sahip otomobil sayısı şimdiki gibi benzin motorlulara göre eşit değildi ve azınlık durumundaydılar. Ayrıca downsizing nedeniyle hacimlerin düşmesi ve turbo kullanımı nedeniyle de benzin motorlu araçların sesi bile birbirlerine artık çok fazla benziyor.
90’lı yılların en hızlı 11 sedan otomobil modeli
Bu benzerlik sadece motor sesi anlamında değil ayrıca tasarım anlamında da fazlasıyla mevcut. Otomobil markaları artık sanki tükenmişcesine birbirlerine benzer tasarımlar ortaya çıkarıyorlar ve öyle ki kendi bünyelerinde yer alan farklı modeller bile sadece farklı boyutlardan ibaret hale gelen Matruşka bebekler şeklinde tasarlanmaya başladı. Bu durum 90’lı yıllarda bu şekilde değildi ve hem markaların kendine özgü çizgileri çok daha belirgindi hem de kendi içlerindeki farklı segmentte yer alan modellerin çok belirgin detay farklılıkları vardı. Şimdi ise Alman markaların öncülüğünde B segmentinden başlayarak modeli şişirip aynısını çıkarma modası zirve yaptı. Bize göre bu açıdan en belirgin marka Mercedes ve C, E ve S Serilerinin abartı benzerliği biraz rahatsız edici. Tabi Audi ve BMW’de aynı yolun yolcusu ve Fransızlar da onları takip edecek gibi görünüyor. Renault’un yeni tanıtılan Megane, Talisman, Koleos ve Espace modelleri ön tasarım olarak o kadar benziyor ki, ilk anda tahmin etmek dikkatli gözler için bile zor hale geldi.
90’ların en ateşli 8 Hatchback otomobil modeli
Bu arada 90’lı yılların modifiye ruhuna da değinmeden geçmemek gerekir. Ülkemizde otomobil severler arasında yerleşmiş “turbo çıktı mertlik bozuldu” ve “Haram beygir” gibi özlü sözlerden de anlaşılacağı gibi beygirleri elde etmek hiç bu kadar kolay olmamıştı. 1.0lt 3 silindirli motorlardan bile rahatlıkla 130-140ps güç alınabiliyor ve turbodan güç elde etmenin kolaylığı ile sadece bir chip uygulaması ile cadde kullanımına uygun %20-25 güç oldukça uygun fiyatlarla elde edilebiliyor. Ama hatırlayalım 90’lı yıllarda açık hava filtreleri ile modifiyeye başlar ve %1-%2 daha fazla güç elde edip güç artışını üst devirlerde hafifte olsa hissedince sevinirdik. Daha sonra chip ve egzoz uygulamasına geçerdik ancak atmosferik motorda güç artışı elde etmenin zorluğu ile %6-%7 artışı elde etsek bayram yapardık. 3.aşamada ise eksantrik mili, supap işlerine girer ve harcadığımız onca paradan sonra toplamda %15-%17 civarında veya 20-30ps fazla güç de bizi ciğerci kedisi gibi mutlu ederdi. Bu arada bu kadar sınırlı güç için yapılan masraf şimdiye göre her halde 7-8 kat daha fazla olurdu diye tahmin ediyoruz. Ayrıca işin sadece para tarafı değil verilen emek harcanandan kat be kat daha fazlaydı ama bu işler için sanayiye giderken de kendinizi çok daha heyecanlı hissederdik.
Güç/hacim – Tork/hacim 100 yılda ne kadar değişti?
Uzun lafın kısası günümüz otomobilleri konfor, yol tutuş, teknoloji, güvenlik, güç, donanım ve performans açısından 20-30 yıl öncesinin otomobillerinden oldukça ileri düzeyde olsalar da bize bir şekilde o yılların modellerinin özletiyorlar. Turbodan, konfordan, güvenlikten, donanımdan kesinlikle şikayetçi değiliz ve aksine seviyoruz ancak bu özlemin de otomobil ruhunun gerilemesinden kaynaklandığını düşünüyoruz.