Günümüz otomobil tasarımlarında aerodinamiğin ne kadar da önemli bir faktör olduğuna değinmemize gerek yok. Ancak durum 60’ların Amerika’sında da böyle miydi? Pek sayılmaz; Ancak iki istisnai nitelikteki araç dışında; Dodge Charger Daytona ve Plymouth Superbird. Haydi, NASCAR (National Association for Stock Car Auto Racing) odaklı hikayemize başlayalım!
60’lı yılların sonuna gelindiğine NASCAR yarışları Ford tarafından açıkça domine ediliyordu. Chrysler markasının bayrak taşıyıcıları olan Dodge ve Plymouth markaları, Ford ile kıyaslandığında mağlup pozisyonda tıkanıp kalmış durumdalardı. Hatta en ünlü NASCAR yarışçılarından Richard Petty, Chrysler’in otomobillerini yeterli performansta bulmadığından dolayı Chrysler takımından ayrılıp Ford’a geçmiştir. Bunun üzerine Chrysler NASCAR’ı her ne pahasına olursa olsun kazanmak hususunda kolları sıvadı.
İlk olarak aracın geliştirilmesi için Dodge Charger 500 modeli baz alındı. Chrysler Missile Division yani Chrysler’in Amerikan Ordusu için balistik füze ürettiği şirketten aerodinamik konusunda uzman personeller otomobilin geliştirilmesi için görevlendirildi. Fotoğraflarda da göründüğü üzere aracın üzerine sıra dışı birçok aerodinamik ekleme yapıldı.
Bunlardan en çok göze çarpanları; aracın arka aksına yüksek hızlarda ciddi baskı uygulayan spoiler, ön tampon kısmına yapılan eklenti, far grubunun hava akışını bozmayacak şekilde kapalı tasarımı, kapıların arkasında bulunan ve otomobili yüksek hızlarda daha da yere yakın hale getiren hava alıklarıydı. Bu özellikleriyle sahneye 1969 yılında çıkan Dodge Charger Daytona hemencecik meyvesini verdi ve Ford dominasyonunu kırdı. Üstüne üstlük 200 MPH yani yaklaşık 350 Km/h bandını ilk geçen NASCAR arabası oldu. Ciddi anlamda General Motors ve Ford neye uğradığını şaşırdı.
Pylmouth Superbird’ün ortaya çıkışı
1970 yılına gelindiğinde Dodge’un kardeş firması olan Plymouth da aynı tasarımdan yola çıkarak neredeyse Charger Daytona’nın ikiz kardeşi diyebileceğimiz otomobil olan Plymouth Superbird’ü piyasaya sürdü. Bu araç ise Plymouth Road Runner temelli bir araçtı. Dodge Charger Daytona’da yapılan tüm aerodinamik iyileştirmeler ve 1969 yarış sezonunda kazanılan tüm deneyim bu araca aktarıldı ve Richard Petty’nin tekrardan Chrysler takımına getirilmesi sağlandı.
NASCAR homologasyon kuralları gereği 1970 yılı için firmanın sahip olduğu her iki yetkili satıcı için bir adet “Street legal” yani gündelik yolla çıkabilecek ve normal tüketiciler tarafından satın alınabilecek (homologasyon versiyonu) Plymouth Superbird üretilmesi gerekiyordu. Bundan hareketle 1.935 adet Superbird üretimi gerçekleşti. Ancak araç ne kadar da NASCAR’ın parlayan yıldızı ve sürekli galibi durumunda olsa da 70’li yıllar için ilginç sayılabilecek tasarımı yüzünden sıradan tüketiciye satışı çok zor oldu. Hatta bazı araçlar bayiler tarafından normal Road Runner donanımına indirilerek satılmaya çalışıldı.
Plymouth Superbird ve Dodge Charger Daytona Motorlar
Plymouth Superbird aracının teknik detaylarına girecek olursak karşımıza şu şekilde bir tablo çıkmaktadır. Sadece 1970 yılında üretilmiştir, üç motor ve iki adet şanzıman seçeneğine sahiptir. Bunlar 426 Cui. (7.0L) HEMI V8, 440 Cui. (7.2 L) Super Commando Six Barrell V8 ve 440 Cui. (7.2L) Super Commando Four Barrell V8 adlı motorlardır. Bu motorlar sırasıyla 425, 390 ve 375 beygir gücü üretebilmektedir. Şanzıman seçenekleri işe 4 ileri vites manuel ve 3 ileri vites otomatiktir. 0-100 Km/h değerleri ise 5,0 saniye dolaylarındadır.
Dikkate değer bir şekilde Superbird’ün aerodinamik anlamda modifiye edilmemiş hali olan Road Runner modeli düşük hızlarda Superbird’den daha iyi performans göstermektedir. Ancak aerodinamik iyileştirmeler yüksek hızlarda Superbird’ü rakipsiz kılıyordu. Aracın maskotunu ise, dev spoylerin iki yanında ve sol far grubunun hemen üstünde görebilirsiniz. Aracın maskotu ise; hepimizin Tiny Tunes çizgi filmlerden tanıdğı “Beep-Beep” diye ses çıkaran Road Runner karakteridir. Bu karakterin seçilme nedeni ise aracın kornasının “Beep-Beep” şeklinde ses çıkarmasının yanı sıra çizgi filmlerinden de hatırlayacağınız üzere Road Runner’ın çok hızlı olması ve hınzır Coyate’ye yani kır kurduna hiçbir zaman yakalanmamasındandır.
Superbird kazandığı onlarca kupayı ne yazık ki 1971 de değişen NASCAR kuralları gereği devam ettiremedi. Peki ama neden? Çünkü yeni kurallar gereği bu tarz aerodinamik olarak tasarlanmış arabalara 300 Cui. yani 5,0 litreden büyük motorlar kullanmak yasak hale geldi veya daha hacimli motorlar kullanılmak istenirse arabaya ağırlık konulması şartı getirildi. Bu engellere takılan Superbird daha küçük hacimli bir motorla rakipleriyle sürdürebilir bir mücadele içine giremeyeceği için aracın üretimi durdu. Superbird’ler klasik otomobil piyasasında ise aşırı rağbet gören ve görece değerli sayılan araçlardır. Birleşik Devletler’deki fiyatları şu an $150.000 ile $200.000 arasında değişkenlik göstermektedir.
Yazar: Arda Kayra Kolak