Supercharger sisteminin sonu mu geliyor?

Aşırı besleme sistemleri günümüzde atmosferik emişin yerini %95 oranında aldı ve bu sayede de hacim küçültme (Down-sizing) fazlasıyla mümkün oldu. Diğer taraftan supercharger (kompresör) ve turbo olarak ikiye ayrılan aşırı besleme sistemlerinden turbo müthiş bir hızla yaygınlaşmaya devam ederken supercharger da aynı oranda azalmaya başladı.

Supercharger sistemi ya tek başına ya da turbo ile beraber (twin-charger) kullanılıyordu ancak son zamanlarda bu durum biraz değişmeye başladı. Birçok farklı otomobil üreticisi artık supercharger yerine ikinci bir turbo eklemeyi tercih ediyor veya yakın bir zamanda tercih edecek gibi görünüyor. Diğer taraftan Volvo, diğer üreticilerin aksine her iki aşırı beslemeyi birlikte barındıran twin-charger sistemini geçtiğimiz yıl tanıttığı 2.0lt benzin motorunda kullanıyor.Bu motor farklı modellerde 310ps ile 367ps arasında güç üretebiliyor. Ayrıca güç/hacim oranı ile de tüm motorlar arasında en üst sıralarda yer alıyor. 

Güç/hacim oranı en yüksek 13 otomobil modeli

Volvo gibi önemli bir Avrupalı üreticinin superchargerı tek başına olmasa da kullanıyor olması sistemin yaşaması açısından oldukça önemli. Sistemin şiddetli savunucularından olan Amerikan Dodge ise bu sistemi Charger Hellcat ve Challenger Hellcat gibi üst düzey performansa sahip modellerinde ısrarla kullanmaya devam ediyor. Önümüzdeki yıllarda ise bu ısrarın kırılacağını tahmin ediyoruz. Öyle ki markanın içinde bulunduğu FCA Grubu’nun bir diğer üyesi Ferrari’nin yeni bi-turbo motorlarının benzerlerini bu markada görebiliriz.

Aşağıda belirteceğimiz gerçekleşmiş ve gerçekleşecek 4 önemli durum supercharger sistemin sonunun yavaş geldiğini de gösteriyor olabilir.

Jaguar- Land Rover (JLR)

Geçtiğimiz günlerde yaptığımız bir yayında Hintli Tata’nın bünyesinde bulunan JLR’nin BMW M5’de bulunan 4.4lt V8 çift-turbo benzin motoru ve bu motorun yerine gelecek 4.0lt V8 bi-turbo motorun SVR amblemli Range Rover ve Jaguar modellerinde kullanabileceğini belirtmiştik. Şu anda SVR modellerinde kullanılan motor ise supercharger sistemine sahip bir V8 motor. JLR yeni tasarlayacağı 3, 4 ve 6 silindirli motorlarlara daha fazla kaynak sağlayabilmek ve maliyetleri düşürebilmek için öyle görünüyor ki kendi ürettiği superchargerlı V8 motorun üretimine son verecek. 

Jaguar, BMW M5 motoru kullanmaya başlayabilir

Bu da geçmişten beri bu sistemin en önemli Avrupalı savunucularından olan Jaguar ve Range Rover’ın başka bir markanın motoru ile de olsa V8 motorda superchargerdan vazgeçerek turboya geçeceğini gösteriyor. Diğer taraftan Jaguar F-Type modelinde kullanılan 3.0 V6 superchargerlı motorun önümüzdeki yıllarda ne olacağı henüz belli değil. Ancak markanın kendi tasarlayacağı yeni bir bi-turbo V6 motor onun yerine gelebilir. 

General Motors (GM)

Supercharger sistemini günümüzde en fazla kullanan üreticilerden birisi de şüphesiz Amerikan GM Grubu’dur. Chevrolet Corvette Z06, Cadillac CTS-V (BMW M5 rakibi) ve Chevrolet Camaro ZL-1 gibi modellerde bulunan 6.2lt hacmindeki motorda supercharger sistemi bulunuyor. Ancak yakın zamanda ortaya çıkan bir patent başvurusu grubun supercharger ve ayrıca atmosferik beslemeli motorları bırakarak hem down-sizing yapacağını hem de yüksek hacimlerde bile turbo beslemeye geçeceğini gösteriyor. 

Yeni GM V8 bi-turbo motoru için tıklayınız 

Yapılan başvuru 4.0lt bi-turbo sistemine sahip bir V8 motora ait ve bu da büyük ihtimalle hem atmosferik hem de supercharger besleme yerine düşünülüyor. Diğer taraftan yüksek hacimli motorları ile ünlü olan Camaro modelinin yeni tanıtılan kasasında giriş seviyesi olarak Opel Ecotec kökenli 2.0lt turbo motor sunuluyor olması grubun artık turbo motorlara iyice angaje olduğunu açık bir şekilde gösteriyor. Kısacası önümüzdeki 5 yıl içerisinde GM Grubu’nda supercharger aşırı besleme sistemine sahip otomobil kalmayabilir. 

VW

Supercharger sistemini küçük hacimli motorlarda seri olarak kullanma cesaretini gösterebilen ilk üretici VW Grubu olmuştur. 2005 yılında 1.4lt benzinli motorda turbo besleme ile beraber supercharger sistemi TSI adı altında tanıtılmıştı ve 1.4lt hacimdeki benzin motordan elde edilen 140ps ile 185ps arasındaki çeşitli güç seçenekleri oldukça dikkat çekmişti. Bu hamle Down-Sizing akımının başlamasına ön ayak olmuştu. Ancak marka geçtiğimiz yıllarda bu motorda supercharger sisteminin kullanımını bırakmıştı. Günümüzde ise aynı 1.4lt motor sadece turbo besleme ile 125ps ve 150ps arası güç üretilebiliyor. Ayrıca VW yeni tasarladığı ancak henüz satışta olmayan 1.5lt değişken geometrili turbo motorlarını 2017 yılında kullanmaya başlayacak. 

VW’in yeni 1.5lt benzin ve dizel motorları için tıklayınız

VW’in bünyesinde bulunan Audi ise geçtiğimiz yıllarda 3.0lt V6 benzin motorda supercharger sistemi kullanıyordu. S4 modelinde ve A.B.D’de satılan A6 modelinde kullanılan bu motorun yerini yeni Audi S4‘de 3.0lt turbo benzin motor aldı. Yeni tanıtılan bu motorun kullanımı diğer modeller yenilendikçe artacaktır diye düşünüyoruz. Görüleceği gibi düşük hacimde supercharger kullanımının öncüsü olan VW bile artık bu sistemi tamamen bırakıyor ve ilerleyen zamanlarda da tekrar kullanacağını düşünmüyoruz.

Mercedes-Benz

Alman markanın E200 Kompresör (1997-2009) modelini ülkemizde bilmeyen yoktur. Düşük hacimde supercharger kullanımına güzel bir örnek olan bu modelin haricinde Mercedes, 2000’li yılların başında yüksek hacimli V6 ve V8 motora sahip AMG modellerinde supercharger sistemini yaygın bir şekilde kullanmıştı. Ancak 2006 yılında Mercedes, AMG modellerinde supercharger kullanımından vazgeçildi ve yüksek hacimli atmosferik motorlara dönüş yaptı.

Efsane olmuş 7 Mercedes Jantı

2011 yılına gelindiğinde ise atmosferik beslemeden de vazgeçen marka bu sefer bi-turbo sistemini tercih etmeye başladı. Günümüzde V8 veya V12 silindir fark etmeksizin tüm AMG modellerinde bi-turbo sistemi kullanılıyor. Görüldüğü gibi supercharger konusunda geçmiş dönemlerde oldukça ısrarcı olan Mercedes bile yaklaşık 10 yıl önce bu sistemden vazgeçmiş. Geri kullanmaya başlayacağını da tahmin etmiyoruz.