Yerli otomobil nasıl olabilir?

0
365
Yerli otomobil konusundaki çalışmalar büyük bir gizlilikle son hız devam ediyor ve herkes bu konuda büyük merak içerisinde nasıl bir aracın çıkacağını merak ediyor. Bu doğrultuda en son açıklama ise 09.11.2016 tarihinde T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’den geldi. Özlü, Hürriyet gazetesinin yayınladığı demecinde “Projemiz yerli marka elektrikli otomobil projesidir. Yerli imkânlarla bir otomobil üretmek çok zor bir mesele değildir. Zaten birçok firma, tasarımı ve teknolojisi Türkiye’de geliştirilen, üretimi burada yapılan modeller geliştiriyor. Biz zor olana talibiz. Sadece Türkiye’de değil dünyada da tutacak bir otomobil markası oluşturmayı hedefliyoruz” dedi.
Yerli oto prototipi – Cadillac BLS karşılaştırması

Biz de yapılan bu son açıklama ve ülkemizdeki gelişmeler doğrultusunda yerli otomobil projesinin ne durumda olduğu ve neden ve nasıl bir yerli araç üretmemiz gerektiğini analiz edeceğiz. 

Yerli araçta son durum nedir?

İlk olarak yerli araç projesinin üst düzey yetkililer tarafından açıklanan bilgiler doğrultusunda nasıl olabileceğine bakalım;
  • İçten yanmalı motor olacak ancak çekişe girmeyecek ve tekerlekler sadece elektrikli motor ile hareket edecek 
  • İçten yanmalı motor sadece pilleri şarj ederek elektrik motora gerekli enerjiyi sağlayacak. Yani jeneratör olarak görev yapacak. 
  • İçten yanmalı motor 20TL yakıt ile 1000km mesafeyi katedecek enerjiyi elektrikli motor için üretebilecek.
  • Piller evden ve şarj istasyonlarından şarj edilebilecek. (Plug-in hybrid yani şarj edilebilir melez sistem)
  • Tanıtılan prototiplerden D-segmenti sedan ve SW modeller olacağı anlaşılıyor. (VW Passat, Ford Mondeo,…vs)
  • C veya D segmenti Crossover modeller de sunulabilir. (VW Tiguan(C-Seg.), BMW X3(D-Seg))
  • İsveç kökenli NEVS ve Çin kökenli elektrikli motor firmaların desteği ile geliştiriliyor.
  • Saab 9-3, 9-5 alt yapısına sahip olabilir.
  • Yerli Ar-Ge ve üretici firma ve kuruluşlar projenin ana iskeletini oluşturuyor.
  • 2018 yılında İstanbul Auto Show’da tanıtılacak.
  • 2019 yılında ilk üretim ve satış gerçekleşecek.
Yerli araç nasıl olmalı?
Görüleceği gibi yerli otomobil tipik bir şarj edilebilir hybrid sisteme sahip olacak gibi görünüyor ve bu sayede de menzil sorunu yaşanmayacak. Jeneratör olarak küçük bir içten yanmalı motorun bulunması büyük bir avantaj ve orta vadede tam elektrikli sistemlerin çok uzun menzile sahip olamayacağı düşünülürse bu seçim gayet doğru görünüyor. Bize göre içten yanmalı motorun sadece jeneratör görevi görerek pilleri şarj ettiği menzil arttırıcı sistemler son derece kullanışlı ve ilk aşamada da olması gereken bu.

Menzil artırıcılı şarj-edilebilir Hybrid sistemlerin avantajları ise;
  • 50km-100km mesafeler arası tamamen elektrikli olarak aracı kullanabilme.
  • Uzun mesafelerde menzil arttırıcı sayesinde mesafe korkusu olmadan yol alabilme.
  • Piller boş dahi olsa rölantide elektrik üreten içten yanmalı motor sayesinde yol alabilme
  • Şarj etme gereği bile duymadan 20TL yakıt ile ile 1000km yol alabilme (Yapılan açıklamaya göre)
Yerli araç için neler yapılmalı?
Açıkcası “başlamak işin yarısıdır”deyiminden hareket edecek olursak yapılan motor seçimi ve gidilen yol şimdilik doğru gibi görünüyor. Ancak sadece araç üretmek de bize göre yeterli değil ve zaten sıkça söylendiği gibi aracın başarılı özelliklere ve uygun bir fiyata sahip olması da gerekiyor. Bu doğrultuda;

  • Yüksek miktarda üretim için üreticiye ve yan sanayiciye özel teşvikler ve ucuz arsa verilmesi
  • İthalatı düşürebilmek için ara mallar dahil çok yüksek yerlilik oranına sahip olması 
  • Satın alınabilir olması ve ihracatı artırabilmek için maliyetinin düşük olması
  • Yüksek menzile sahip olması
  • ÖTV oranının %5’in üstünde olmaması
  • %18 KDV oranının en az yarı yarıya düşürülmesi
Görüleceği gibi burada en büyük rol devletimize düşüyor. Yerli otomobile uygulanacak vergilerin mutlaka çok düşük seviyelerde tutularak vatandaşın heveslendirilmesi olmazsa olmaz diye düşünüyoruz. Ayrıca sadece yurt içine değil yurt dışına da araç satabilir hale gelmek burada orta vadedeki en önemli konu olarak öne çıkıyor. Sadece iç pazara göre üretim yapmanın bu konudaki çalışmaları çöpe atmak ile eş değer olduğunu ve geçici olacağını ve zamanla projeyi bitireceğini düşünüyoruz. 
Türkiye neden yerli araç üretmek zorunda?
Türkiye zaten uzun yıllardır yüksek yerlilik oranı ile birçok markanın farklı tarzdaki araçlarını üretiyor ve bu konuda büyük bir iş gücü ve tecrübe var.  Ağırlıklı olarak Avrupa’lı markalardan oluşan bu üreticilerin ülkemize ihracat olarak büyük katkısı olsa da sonuçta ucuz iş gücü, parça üretimi, ham madde, pazarın büyüklüğü ve coğrafi konumu nedeniyle ülkemizi tercih ediyorlar. 
Kısacası ülkemizin “Kara kaşını kara gözünü” sevdiklerini için burada değiller. Türkiye’de gerçekleşebilecek bir istikrarsızlık ve kararsızlık bu üreticilerin üretimlerini her an başka ülkelere kaydırması ile sonuçlanabilir. Hatta kendi ülkelerinin çıkarları için bile bu tip hareketleri yapmak zorunda kalabilirler. Sonuçta bizim için değil kendileri için Türkiye’de bulunuyorlar.
Bir diğer ilginç konu olarak ise özellikle Avrupa ülkelerinin Türkiye karşıtı yaptığı her hareketten sonra vatandaşların, o ülke veya ülkelerin başta otomobilleri olmak üzere mallarını boykot etme isteği olarak öne çıkıyor. Ancak yakın geçmişten günümüze kadar bir tarama yapacak olursak sırasıyla her Avrupa ülkesi zaten Türkiye karşıtı bir harekette bulunmuş. Bizi otomobil konusunda en çok ilgilendiren ülkeler olarak Almanya, Fransa ve İtalya ile politik ilişkilerimiz zaten genelde gergin geçiyor ve bu da vatandaşa yansıyor. Ancak bize göre ilginç olan bir dönem Alman arabalarına, daha sonra Fransız arabalarına ve diğer ülkelerin arabalarına karşı sözde boykot yapmaya çalışmak hem geçici hem de gereksiz bir uygulama olarak öne çıkıyor. 
Mesela vatandaşlar birbirlerine şu ülkenin arabasını alma diyor ancak bir süre bekleyen kişi bu sefer daha önce restleştiğimiz ülkenin arabasını almaya karar veriyor ancak bu sefer de o ülke ile restleşme yaşanınca yine aynı arabaya dönüyor. Yani yapılan eylem adresini hiçbir zaman bulmuyor ve bir nevi havada kalıyor. Bunu bilen Avrupa ülkeleri de zaten bu tip eylemlere sadece gülüp geçiyorlar ve bir şekilde o otomobili bize satacaklarını iyi biliyorlar.
Sonuçta her şekilde dün protesto ettiğimizi bugün kullanmak zorunda kalıyoruz veya bugün protesto ettiğimizi yarın yine kullanmak zorunda kalacağız. Çünkü başka alternatiflerimiz çok yok. Bir diğer alternatif ise genellikle sorun yaşamadığımız Güney Kore ve Japonya üretimi araçları tercih edeceğiz ancak bugün iyi olduğumuz bu ülkelerle yarın ne olacağını da bilmiyoruz. Bu nedenle diğer ülkelere gerçek bir ders vermek istiyorsak bunu günlük tepkilerle değil gerçekten başarılı ve farklı bir otomobil üreterek yapmamız gerekiyor. 
İyi özelliklere sahip başarılı bir yerli otomobili üretmek sadece kendimiz tasarlayıp kullanmakla da sınırlı kalmayacaktır. Başarılı bir aracı dünyaya pazarlamakta oldukça mümkün olacaktır. Bu sayede hem iç piyasada gücünü kaybeden yabancı üreticiler hem de dünya çapında yeni bir marka ile rakip olmak zorunda kalacaktır. Hem Türkiye ve dünya pazarında yeni bir rakip ile mücadele etmek zorunda kalacak olan yabancı markalar ayrıca yedek parça satışlarından da büyük kayıp yaşayacaklardır. Yani başarılı bir yerli bir araç üretmek bir taşla 3 kuş vurmaya benziyor. 
Bu duruma benzer bir hamleyi Güney Kore 1970’lı yıllarda gerçekleştirdi. 1950’li yıllarda Kore Savaşı’ndan yıkık ve bitkin bir halde çıkan Güney Kore büyük bir atılımla Hyundai, Kia ve SsangYong gibi markaları bünyesinden çıkarmayı başardı ve bu markaların modelleri günümüzde Avrupalı markalar ile başarılı bir şekilde mücadele edebiliyor. Ayrıca ülkemizde dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanında fabrikaları bulunuyor. 50 yıldan daha az bir sürede dünya otomotiv sektöründe ciddi söze sahip olan Güney Kore bu açıdan karşımızda çok iyi bir örnek olarak duruyor. 

Ayrıca bu hamleyi hiçbir altyapısı olmadan yaptığını da belirtmekte fayda var. Ülkemizde ise otomotiv konusunda müthiş bir birikim ve tecrübe bulunuyor. Bize göre tarafsızlık ilkesi ile bu konuda en iyiler bir araya gelerek çalışma gerçekleştirebilirse Türkiye 15-20 yılda otomotiv konusunda söz sahibi olacak gücü bünyesinde fazlasıyla barındırıyor. Ayrıca başta otomotiv olmak üzere güçlü bir Türkiye’nin yolu kendi malını kendi tasarlayıp üretmekten geçiyor. Otomotiv sektörü öncülüğünde ihracatı ithalatını geçen bir ülke olmak ülkemizin önündeki en önemli seçenek olarak öne çıkıyor diye düşünüyoruz.