Otomobillerde civata yerine yapıştırıcı daha mı iyi?

0
547
Otomotiv endüstrisi büyük bir değişim içinde ve tam de elektrikli otomobillere geçiş sürecindeyiz denilebilir. Ancak bu tip süreçlerde genellikle araçların motorları üzerinde çok fazla durulsa da bazı önemli ve çarpıcı gelişmeler de sessiz bir şekilde ilerlemeye devam ediyor. Bu doğrultuda birçok otomobil severin belki de haberinin bile olmadığı sektörde kullanılan yapıştırıcılar geleceğin otomobilleri için anahtar niteliğinde olabilir. 



Geleceğin içten yanmalı motoru nasıl olacak?

Bu doğrultuda yakın bir zaman önce tanıtılan GMC Arcadia modelinin birçok parçasında civata ve kaynak kullanımı yerine yapıştırıcılar tercih edildiği belirtiliyor. Bu nedenle bu model geleceğin otomobil montaj teknolojisi ile ilgili olarak bize ip uçları veriyor olabilir.Kullanılan bu yapıştırıcılar tabi ki kağıt yapıştırmak için kullandıklarımız gibi basit kimyasallar değil. Epoksi bazlı çift bileşenli kuruma zamanı ayarlanabilen yapıştırıcılar son derece kuvvetli özellikleri ile öne çıkıyor ve tipine göre sağlamlık ve esneklik özelliklerini üreticilere sağlıyor.

Supercharger sisteminin sonu mu geliyor?

Ayrıca 2 farklı yapıdaki malzemeyi de yapıştırmaları ile büyük kullanışlılık sağlıyorlar. Aslında bu yapıştırıcılar halen havacılık sektöründe yaygın bir şekilde de kullanılıyor. Geleceğin en önemli yapı malzemelerinden olan, hafifliği ve sağlamlığı bir arada sunan karbon fiber parçaların da birleştirilmesi için en iyi seçenek olarak yapıştırıcılar öne çıkıyor.

Normal bir araçta yapıştırma ile birleştirilen bazı bölümler
Şimdi ise geleceğin birleştirme metodu olarak bahsettiğimiz bu epoksi yapıştırıcıların bize ve üreticilere sağlayacağı avantaj ve dezavantajların ne olduğuna bakalım.

Ağırlık

Civata birleştirmelerin genellikle krom ve nikel katkılı alaşım çelik olduğu ve aracın genelinde önemli miktarda kullanıldığı düşünüldüğü zaman karşımıza ciddi bir ağırlık çıkıyor. Örnek aracımız GMC Ardacia’nın bir önceki versiyonu yaklaşık olarak 2110kg iken hafif çelikler ve civata yerine yapıştırıcıların kullanıldığı yeni modelde ağırlığın 315kg civarında düşüşle 1795kg’a indiği belirtiliyor. Bu da yaklaşık olarak %15 anlamına geliyor.

Değişken sıkıştırma sistemi Turbo’ya rakip olur mu?

Ancak bunun tamamı cıvatalardan kaynaklı değil. Hafif çeliklerin kullanılması da ağırlık düşüşüne büyük fayda sağlamış. Ancak bu düşüşün yarısının yapıştırıcılar sayesinde sağlandığı tahmin ediliyor. Sonuçta bir araçta civata yerine yapıştırıcı kullanımı arttırılarak günümüzde bile %7-8 hafifleme sağlandığına göre önümüzdeki 10 yılda bu oran %15’e kadar rahatlıkla çıkabilir. Bu da araç ağırlıklarının düşürülmesi için önemli bir katkı olacaktır.

Performans, tüketim ve emisyon

Ağırlığın düşmesi birçok araçta performansı arttırırken doğal olarak yakıt tüketimi ve emisyon değerlerinin de düşmesini sağlıyor. Bu doğrultuda gereksiz metal ağırlığından kurtulan araçlar ya daha yüksek performansa sahip oluyor ya da daha küçük motorlar ile desteklenerek daha çok yakıt tüketen büyük motorlardan alınan performans elde edilebilir. Kısacası gereksiz taşınan her ağırlık aracın tüm teknik değerlerini olumsuz şekilde etkilemektedir. Bu da aracın genel ağırlığının azaltılması gerekliliğini açık bir şekilde gösteriyor.

Aynı marka ve model iki araç EuroNCAP’den nasıl 0 ve 5 yıldız alabiliyor?

Ucuz maliyet ve üretim hızı 

Otomotiv sektöründe kullanılan ve genellikle metalden üretilen civatalar uzun bir üretim prosesi sonucunda elde edilir. Ayrıca demir ham madenin daha fazla yer kaplaması ve ağır olması nakliye ve depolama maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle de yapıştırıcılardan genel olarak daha yüksek bir maliyete sahiptir. Ayrıca montaj aşamasında daha fazla iş gücü gerektirir. Yapıştırıcıların elde edilmesi ise daha kolaydır ve yaygınlaştıkça civatalara göre daha da ucuzlayacaktır. Gerek daha kolay elde edilebilir olmaları gerekse de üretim aşamasının daha az işçilik gerektirmesi ise aracın genel maliyetini olumlu yönde etkiler. Tüm bunların sonucu olarak da araç fiyatlarında düşüş beklenebilir.

Amerikan motorlarındaki büyük değişim nereye gidiyor?

Rijitlik

Otomobillerin yapısı özellikle viraj dönüşlerinde ve bozuk yollarda esnemeye meyillidir. Ağırlığın bir yöne transferi nedeniyle gerçekleşen bu esneme istenen bir durum değildir. Ağırlık transferi civata ile birleştirme olan noktalarda aşırı strese neden olur. Bu nedenle civatalar her ne kadar yaygın bir şekilde kullanılıyor olsa da tek bir noktadan iki parçayı birbirine bağladığı için bu ağırlık transferinden etkilenirler. Bu nedenle bazen 2 veya daha çok civata yan yana kullanılır. Ancak bu da ağırlığın ve maliyetin artmasına neden olur. 
Diğer taraftan yapıştırıcı ile bağlantı iki parçayı tek bir noktadan değil belli bir hat boyunca birleştirmeye mümkün kılar. Bu sayede de aracın esnemesi, tek bir noktaya yük binmediği ve daha geniş bir alana yayıldığı için daha az gerçekleşir.  Buna basit bir örnek verelim; Elinizdeki kağıdı iki raptiye ile panoya astığınızı düşünün. Şimdi ise aynı kağıdı kuvvetli bir yapıştırıcı ile panoya kağıdın bir tarafına tamamen yapıştırıcı sürerek yapıştıralım. Yapıştırıcı bir süre sonra çok daha iyi bir ve kuvvetli bir birleşme sağlayabilir. Her iki şekilde de kağıda kuvvetli bir rüzgar gelse raptiyelere aşırı yük bindiği için sökülebilir. Yapıştırma ise daha geniş bir alana uygulandığı için daha sağlam kalabilir. 
Yapıştırma metodunun dezavantajı nedir?
Hafiflik, düşük maliyet, yüksek üretim hızı ve rijitlik açısından büyük avantajları bulunan yapıştırma metodunun en büyük sorunu ise tamiratının civata ve kaynaklı sistemlere göre çok daha zor olması olarak gösterilebilir. Şasi, motor ve benzeri parçalarda gerçekleşebilecek bir problemde daimi yapıştırılan bir parçanın tamiratı mümkün olmayabilir ve bu nedenle de tamamen değişmesi gerekebilir. Bu nedenle de özellikle orta ve büyük kazalarda araç tamirat maliyetinin yüksek olması nedeniyle büyük sorunlar yaşanabilir. Bu Avrupa ve Kuzey Amerika gibi alım gücü yüksek bölgelerde soruna neden olmayabilir ancak ülkemiz gibi gelirin daha düşük olduğu, tamiratın önemli bir seçenek olduğu ülkelerde soruna neden olabilir. 
Ancak bu durumu günümüzde zaten sıklıkla yaşıyoruz. Elektronik üreticileri bile cihazda bir sorun olması durumunda tamirat işine girmeden değiştirme yoluna gidebiliyor. Aslında otomobillerde de benzer durumlarla karşılaşabiliyoruz. 30-35 ve daha önce üretilen araçlar daha pratik yollar ile tamir edilebilirken günümüz araçlarında parçayı komple değiştirme yoluna daha sık gidilebiliyor. Bu mutlaka yeni model olması nedeniyle parça bolluğundan da kaynaklanıyor ancak yine de geçmişin ürünleri tamirata daha yatkınlar diye düşünüyoruz. 
Ancak ne olursa olsun otomotiv sektörü yapıştırma ile montaja fazlasıyla angaje olmuş ve görünen o ki GMC Arcadia modelinde olduğu gibi yapıştırıcı kullanımı sağladığı avantajlar nedeniyle artık çok daha fazla otomobil modelinde kullanılacak. Tamirat zorluğunu bir kenara koyacak olursak sağladığı önemli avantajlar ile de vazgeçilmez olduğu ortada diye düşünüyoruz.